Geiger-Marsden deneyi

testwiki sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Geiger-Marsden deneyleri (Rutherford altın levha deneyi olarak da bilinir), bilim insanlarının her atomun tüm pozitif yükünün ve kütlesinin çoğunun yoğunlaştığı bir çekirdeğe sahip olduğunu keşfettikleri önemli bir deney serisidir. Bu sonucu, ince bir metal folyoya çarptığında bir alfa parçacık ışınının nasıl dağıldığını ölçerek çıkardılar. Deneyler, 1908-1913 arasında Hans Geiger ve Ernest Marsden tarafından Manchester Üniversitesi Fizik Laboratuvarlarında Ernest Rutherford başkanlığında yapıldı.

Özet

Çağdaş atomik yapı teorileri

Şablon:Ortala

Rutherford'un deneyi zamanında popüler atomik yapı teorisi "erikli puding modeli" idi. Bu model, Lord Kelvin tarafından tasarlanmış ve J. J. Thomson tarafından geliştirilmişti. Thomson, elektronu keşfeden bilim insanıydı ve elektron her atomun parçasıydı. Thomson, atomun bir Noel pudingindeki erikler gibi elektronların dağıldığı küre bir pozitif yük alanı olduğuna inanıyordu. Proton ve nötronların varlığı o anda bilinmiyordu. Atomların çok küçük olduğunu biliyorlardı (Rutherford yarıçapında 10 −8 m civarında olduklarını varsayıyordu[1]). Bu model tamamen klasik (Newton) fiziğe dayanıyordu; Mevcut kabul gören modelde kuantum mekaniği kullanılır.

Thomson'ın modeli, Rutherford'un deneylerinden önce bile, evrensel olarak kabul görmedi. Thomson, kavramının tam ve istikrarlı bir modelini asla geliştiremedi. Japon bilim insanı Hantaro Nagaoka, karşı yüklerin birbirlerine nüfuz edemediklerinden dolayı, Thomson'ın modelini reddetti.[2] Bunun yerine elektronların Satürn'ün etrafındaki halkalar gibi pozitif yüklü yörüngelerde dağıldığı "gezegen modelini" önerdi.[3] Şablon:Temiz

Erik pudingi modelinin etkileri

Bir alfa parçacığı, mikroskobik, pozitif yüklü madde parçacığıdır. Thomson'ın modeline göre, eğer bir alfa parçacığı bir atomla çarpışacak olsaydı, sadece düz bir şekilde uçardı, yolu en fazla bir derecenin bir parçası kadar sapacaktı. Atom ölçeğinde "katı madde" kavramı anlamsızdır, bu yüzden alfa parçacığı atomdan bir bilye gibi sıçrayamazdı. Sadece atomun elektrik alanından etkilenecekti ve Thomson'ın modeli, bir atomdaki elektrik alanından geçen bir alfa partikülünü etkilemek için atomun elektrik alanının çok zayıf olduğunu tahmin etti (alfa partikülleri çok hızlı hareket etme eğilimindedir). Thomson atomundaki hem negatif hem de pozitif yükler, atomun tüm hacmi boyunca yayılır. Coulomb kanununa göre, daha az konsantre küresel bir elektrik yükü alanının, yüzeyindeki elektrik alanı daha zayıf olacaktır.[4][5]

Bir çalışmış örnek olarak, bir alfa parçacığının altın atomunu teğet geçtiğini düşünün, tam atomun etki alanına teğet olduğu noktada, parçacık en güçlü elektrik alanı etkileşimine tabi olur ve yörüngesinden maksimum sapma, "θ" ile ayrılır. Elektronlar alfa parçacıklarına kıyasla çok hafif oldukları için, etkileri ihmal edilebilir[6] ve atom ağır bir pozitif yüklü küresel alan olarak görülebilir.

Qg = Altın atomunun pozitif yükü = Şablon:Değer e = Şablon:Değer
Qα = alfa partikülü yükü = Şablon:Değer e = Şablon:Değer
r = bir altın atomunun yarıçapı = Şablon:Değer
v = alfa parçacığının hızı = Şablon:Değer
m = alfa parçacığının kütlesi = Şablon:Değer
k = Coulomb sabiti = Şablon:Değer

Klasik fiziği kullanarak, alfa partikülünün momentumunda yanal değişim, Δp, Coulomb kuvvet ifadesi kullanılarak tahmin edilebilir:

Δpy=F¯t<kQαQgr22rv
tanθ=Δpypx<kQαQgr22rv1mv=8.987×1093.204×1019×1.266×1017(1.44×1010)22×1.44×10101.53×10716.645×1027×1.53×107
θ<0.000325radyan(veya0.0186)

Yukarıdaki hesaplama, bir alfa parçacığı bir Thomson atomuna yaklaştığında ne olacağının bir tahminidir, ancak sapmanın en fazla bir derecenin küçük bir yüzdesi düzeyinde olacağı açıktır. Alfa parçacığı, yaklaşık 0.0004 cm kalınlığında (2410 atom)[7] altın bir folyodan geçecek olsa, gerçekleşecek maksimum sapma aynı yönde (düşük olasılıkla), yine de küçük bir sapma olacaktır.

Deneylerin sonucu

Sol: Thomson'ın modeli doğru olsaydı, tüm alfa parçacıkları en az saçılma ile folyodan geçmiş olmalıydı.
Sağ: Geiger ve Marsden'ın gözlemlediği şey, alfa parçacıklarının küçük bir kısmının güçlü bir sapma yaşamasıydı.

Rutherford'un gözetiminde, Geiger ve Marsden, ince bir metal folyoya bir alfa parçacıkları demeti gönderip saçılma modelini bir floresan ekran kullanarak ölçtüğü bir dizi deney yaptı. Metal folyodan her yöne sıçrayan alfa parçacıklarını ve parçaların bir kısmının da kaynağına geri sıçradığını gözlemlemişlerdi. Thomson'ın modeline göre bu imkânsız olmalıydı; Alfa parçacıklarının hepsinin doğrudan folyonun içinden geçmesi gerekirdi. Açıktı ki, bu parçacıklar Thomson modelinin önerdiğinden çok daha büyük bir elektrostatik kuvvetle karşılaştı, bu da atomun pozitif yükünün Thomson'un hayal ettiğinden çok daha küçük bir hacimde yoğunlaştığını ortaya koydu.[8]

Geiger ve Marsden metal parçacıklarına alfa parçacıklarını vurduğunda, alfa parçacıklarının sadece küçük bir kısmının 90 °'den fazla saptırıldığını fark ettiler. Çoğu folyo içinden dümdüz geçti. Bu, yoğun pozitif yüklü küçücük kürenin içinde boş alanların bulunduğu geniş hacimlere ayrıldığını ortaya koydu.[8] Parçacıklar çoğu boş alandan geçti ve ihmal edilebilir bir sapma yaşarken, bir avuç parçacık ise atomun çekirdeğine yakın bir yerinden geçti ve büyük açılardan saptı.

Rutherford bu nedenle Thomson'un atom modelini reddetti ve bunun yerine atomun büyük oranda boş alandan oluştuğu, tüm pozitif yükü merkezinde çok küçük bir hacimde, bir elektron bulutuyla çevrili olan bir model önerdi. Şablon:Temiz

Mirası

Geiger Rutherford'a alfa parçacıklarının kuvvetli bir şekilde saptığını tespit ettiğini bildirdiğinde, Rutherford şaşırmıştı. Rutherford Cambridge Üniversitesinde verilen bir konferansta şöyle dedi:

Şablon:Alıntı

Kısa süre sonra tebrikler yağmaya başladı. Bir zamanlar atomun yapılandırması için bir Satürn atom modeli önermiş olan Hantaro Nagaoka, 1911'de Tokyo'dan Rutherford'a şöyle yazmıştı: "Kullandığınız cihazın sadeliği ve elde ettiğiniz mükemmel sonuçlar için tebrikler". Bu deneylerin sonuçları, Dünya'daki tüm maddenin nasıl yapılandırıldığını ve böylece tüm bilimsel ve mühendislik disiplinlerini etkilediğini ve böylece tüm zamanların en önemli bilimsel keşiflerinden biri yaptığını ortaya koydu. Gök bilimci Arthur Eddington, "Democritos'un atomu keşfetmesinden bu yana, Rutherford'un keşfi en önemli bilimsel başarı" olarak adlandırdı.[9]

Çoğu bilimsel model gibi, Rutherford'un atom modeli de mükemmel ya da eksiksiz değildi. Klasik Newton fiziğine göre, aslında imkânsızdı. Hızlandırılmış yüklü parçacıklar, elektromanyetik dalgaları yayar; bu nedenle atom çekirdeğinin yörüngesinde yer alan bir elektron, teoride enerji kaybederken çekirdeğin merkezine doğru sarmal yapar. Bu sorunu çözmek için, bilim adamları Rutherford'un modeline kuantum mekaniğini dahil etmek zorunda kaldı.

Ayrıca bakınız

Notlar

Şablon:Kaynakça

Kaynakça

Dış bağlantılar

Şablon:Otorite kontrolü

  1. Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Rutherford1911 isimli refler için metin sağlanmadı
  2. Şablon:Harvp
  3. Şablon:Harvp
  4. Şablon:Harvard citation no brackets
  5. Şablon:Harvard citation no brackets
  6. Şablon:Harvp
  7. Şablon:Web kaynağı
  8. 8,0 8,1 Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Manners2000pg28 isimli refler için metin sağlanmadı
  9. Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Reeves2008 isimli refler için metin sağlanmadı